Erdem Yener: “Müzikte ticari kaygım yok, aşkıma para karıştırmam.”
Reklamlardaki Fasulye tiplemesiyle ekranlarda çok sık gördüğümüz Erdem Yener’in yeni single’ı “Rüyalar Kızı” çıktı. Yener: “Müzikten para kazanma derdim hiç olmadı, aşkıma para karıştırmam. Allah o duruma düşürmesin”
Onu kek reklamındaki sempatik çocuk olarak tanıdık. Ekranlar çok yetenekli bir oyuncu kazandı derken öğrendik ki meğer müzikteymiş gönlü… Çok geçmeden bir albüm çıkardı zaten; “Kirli”. Tam “Herhalde bu yoldan yürümeye kararlı” diye düşünmeye başlamıştık ki yeniden reklamlarda boy göstermeye başladı. En sevdiğimiz dizinin en heyecanlı yerinde araya giren reklamlardan biri bile olsa hiç kızamadık ona… Canlandırdığı Fasulye tiplemesinin başına gelenlere hep çok güldük. İki buçuk yıldır Avea reklamlarında yer alan Erdem Yener’in ikinci albümü bir aksilik olmazsa bahara raflarda olacak. Yener bir yandan albüm hazırlıklarına devam ederken bir yandan da bir single çıkardı; “Rüyalar Kızı”. Şarkının klibinde rol alan Mustafa Alabora’nın performansı mutlaka görülmeli. Yener yeni single’ını ve “Mustafa Baba”yı klipte oynamaya nasıl ikna ettiğini anlattı.
2008’de çıkmıştı “Kirli”, yeni bir müzik çalışması için neden bu kadar beklediniz?
O albümden sonra topuğumu kırdım. Sonra da araya başka projeler girdi. Ama bu arada konserlere devam ettim. Aslında baharda yeni bir albüm çıkaracağım ama “Rüyalar Kızı”nı paylaşmak için daha fazla bekleyemedim.
“Rüyalar Kızı” sizin için özel bir şarkı mı?
Özel tabii, neticede ben yazdım (gülüyor). Güzel yaşamak uğruna heba ettiğimiz şeylerin anısına yazdım bu şarkıyı, özel olarak birine yazılmadı.
“Ünlü ve zengin olmak için müziği seçmek çok saçma”
Reklamlarla tanınan birinin müzisyen olarak kendini kabul ettirmesi zor mu?
Tanınmıyor olsaydım müzikal açıdan işim çok daha kolay olurdu. Bir müzik geçmişim var ama geçtiğimiz 2.5 senelik süreçte oyunculuk yaptım, durum komedisinden tip komedisine farklı roller üstlendim. Şimdi çıkıp yeni bir şey yapıyorum, üstelik bu yeni şey de pek öyle eğlencelik bir şey değil. O nedenle insanların kısa sürede ikna olmalarını beklemiyordum ama geri dönüşler beklemediğim kadar hızlı ve güzel oldu.
Müzikte ticari kaygınız var mı?
Ben aşkıma para karıştırmam, Allah o duruma düşürmesin. Oyunculukta beni rahatlatan geri dönüşler aldım tabii ama öyle olmasaydı da bu düşüncem aynı olurdu. Para bir şekilde kazanılır. Çok parasız kalırsam cast direktörlüğüne dönerim yine de müziğime karıştırmam. Ünlü ve zengin olmak için müziği seçmek çok saçma.
“Klibi izleyenler sevdiklerine sarılacaklar”
Klipte Mustafa Alabora’nın oynaması sizin fikriniz miydi?
En baştan beri o vardı kafamda. Mustafa Baba kabul etmeseydi başka bir hikaye düşünecektim.
“Mustafa Baba” diyorsunuz…
O bize “Oğlum” diye hitap eder, biz de ona “Baba” deriz. Birbirimizi öyle severiz. Höt dedi mi de önümüzü ilikleriz.
Biz derken?
Ben, Mehmet (Turgut), Can (Bonomo)…
Hemen kabul etti mi Mustafa Baba?
Yok, hemen kabul eder mi? Koskoca Mustafa Alabora… “Şarkıyı bir dinleyeyim oğlum…” dedi. Dinlettim. “Bir daha çal” dedi, bir daha çaldık. Sonra “Tamam, anlat şimdi” dedi. Anlattım. Şarkıyı da, rolü de sevdi. Tam hayal ettiğim gibi bir klip oldu. Klibi izleyenler Mustafa Baba’yla empati kuracaklar ve dönüp sevdiklerine sarılacaklar. Sadece sevdiklerine de değil, ihmal ettikleri her neyse ona…
“Kamera önü şöhret, arkası yorgunluk”
Aileniz ne diyordu müzisyen olma isteğinize?
Aileme “Hangi bölümü istiyorsanız kazanacağım ama şerefim üzerine yemin ederim ki diplomamı aldığım gün yırtarım” dedim, onlar da, “Tamam, ne istiyorsan yap” dediler. Lise üçte, ekim ayıydı, hiç unutmuyorum bir perşembe akşamı, odamda Michael Jackson dinliyorum yine, “Ben Ankara’da yaşayacağım” dedim. İçeri, babamın yanına gittim, ona neden Ankara’da yaşamam gerektiğini anlattım. Pazartesi Ankara’da, ablamın yanında yeni okuluma başladım. Aradan yıllar geçti. Sene 2003, aylardan yine ekim ve yine bir perşembe… “Ben artık İstanbul’da yaşamalıyım” dedim ve kalktım İstanbul’a geldim. Bir müzik yarışmasından tanıdığım abilerin yanına gittim. Onların stüdyo ortamında takılmaya başladım. Yavaş yavaş cihazları kullanmayı öğrendim. Sonra birçok albümde, soundtrack’te, jingle’da yer aldım.
Bir dönem de cast direktörlüğü yapmışsınız…
Hiç param olmadığı bir dönemde bedava internet ve yemek var diye bir arkadaşımın çalıştığı prodüksiyon şirketine gidip geliyordum. Bir kraker reklamı için çok acil el mankeni lazım oldu. Beni oynattılar. Set ortamı hoşuma gitti. Müzik için para kazanmam lazımdı. Cast direktörlüğü yapmaya başladım. Bir kek reklamı için seçmeler yapılıyordu. Reklamda bir konuşan var, bir de dinleyen… Aday geliyor, hangi rol için gelmişse, öbür rolü alıp ona oyun veriyorum. Sonra çekimleri izliyoruz, gülüyoruz falan. Müşteriyle toplantıya benim görüntümü götürmeye karar verdi bizimkiler. Ve o reklamda ben oynadım. Sonra albüm geldi, sonra bir banka reklamı… Sonra da Avea…
Kamera arkasında çalışmaya devam ediyor musunuz?
Son işimin neredeyse tamamını asistanıma yaptırdım. Sonuç istediğim gibi olmadı. Bu işi gerektiği gibi yapamıyorum deyip bıraktım. Ama kamera arkası tecrübelerimden hep faydalanıyorum. Ayıptır söylemesi sette ne olduğunu gözüm kapalı bile olsa bilirim.
Kamera önünü mü, arkasını mı tercih edersiniz?
İkisi çok başka kafalar… Birinin bedeli yorgunluk, öbürününki şöhret…
Reklamda doğaçlama yapıyor musunuz?
Doğaçlama benim espri anlayışımın temeli. Normalde reklam metinleri Allah’ın emri gibidir, asla üzerinde oynanmaz ama ben en baştan beri “Benim burada şöyle bir yorumum var, bir bakın isterseniz” diyorum.
“Delilerden oluşan bir arkadaş grubumuz var. Can (Bonomo), Redd’in solisti Doğan (Duru), Mehmet (Turgut) (soldan sağa) da bu ekipten. Onlarla bir araya gelince, hele de kendimi iyi hissediyorsam, kuduruyorum.”
Kaynak: Milliyet Gazetesi
Röportaj: Güliz Arslan